Sunday, January 25, 2009

86 At-Taariq


Rahman Rahim olan Allah'ın adıyla



(1) Göğe ve Tarık'a andolsun,
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ 

وَٱلسَّمَآءِ وَٱلطَّارِقِ ﴿١﴾
(2) Tarık'ın ne olduğunu sana bildiren nedir?
وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا ٱلطَّارِقُ ﴿٢﴾
(3) (Karanlığı) Delen yıldızdır.
ٱلنَّجْمُ ٱلثَّاقِبُ ﴿٣﴾
(4) Üzerinde gözetleyici-koruyucu bulunmayan hiçbir nefis (kimse) yoktur.
إِن كُلُّ نَفْسٍۢ لَّمَّا عَلَيْهَا حَافِظٌۭ ﴿٤﴾
(5) İnsan bir baksın, hangi şeyden yaratıldı?
فَلْيَنظُرِ ٱلْإِنسَٰنُ مِمَّ خُلِقَ ﴿٥﴾
(6) Dökülüp atılan bir sudan yaratıldı.
خُلِقَ مِن مَّآءٍۢ دَافِقٍۢ ﴿٦﴾
(7) (Bu su,) Bel kemiği ile kaburgalar arasında(ki organlar)dan çıkar.
يَخْرُجُ مِنۢ بَيْنِ ٱلصُّلْبِ وَٱلتَّرَآئِبِ ﴿٧﴾
(8) Şüphesiz (Allah), onu yeniden-döndürmeye güç yetirendir.
إِنَّهُۥ عَلَىٰ رَجْعِهِۦ لَقَادِرٌۭ ﴿٨﴾
(9) Sırların orta yere çıkarılacağı gün;
يَوْمَ تُبْلَى ٱلسَّرَآئِرُ ﴿٩﴾
(10) Artık onun ne gücü vardır, ne yardımcısı.
فَمَا لَهُۥ مِن قُوَّةٍۢ وَلَا نَاصِرٍۢ ﴿۰١﴾
(11) Dönüşlü olan göğe andolsun.
وَٱلسَّمَآءِ ذَاتِ ٱلرَّجْعِ ﴿١١﴾
(12) Yarılan yere de.
وَٱلْأَرْضِ ذَاتِ ٱلصَّدْعِ ﴿٢١﴾
(13) Şüphesiz o (Kur'an), ayırdeden bir sözdür.
إِنَّهُۥ لَقَوْلٌۭ فَصْلٌۭ ﴿٣١﴾
(14) O, bir şaka değildir.
وَمَا هُوَ بِٱلْهَزْلِ ﴿٤١﴾
(15) Doğrusu onlar, hileli bir düzen planlayıp kuruyorlar;
إِنَّهُمْ يَكِيدُونَ كَيْدًۭا ﴿٥١﴾
(16) Ben de bir düzen kurup hazırlıyorum.
وَأَكِيدُ كَيْدًۭا ﴿٦١﴾
(17) Sen kafirlere bir mühlet ver, az bir süre tanı.
فَمَهِّلِ ٱلْكَٰفِرِينَ أَمْهِلْهُمْ رُوَيْدًۢا ﴿٧١﴾

No comments:

Post a Comment