Sunday, January 25, 2009

91 Ash-Shams

Rahman Rahim olan Allah'ın adıyla



(1) Güneş'e ve onun parıltısına andolsun,
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ 

وَٱلشَّمْسِ وَضُحَىٰهَا ﴿١﴾
(2) Onu izlediği zaman Ay'a,
وَٱلْقَمَرِ إِذَا تَلَىٰهَا ﴿٢﴾
(3) Onu (Güneş) parıldattığı zaman gündüze,
وَٱلنَّهَارِ إِذَا جَلَّىٰهَا ﴿٣﴾
(4) Onu sarıp-örttüğü zaman geceye,
وَٱلَّيْلِ إِذَا يَغْشَىٰهَا ﴿٤﴾
(5) Göğe ve onu bina edene,
وَٱلسَّمَآءِ وَمَا بَنَىٰهَا ﴿٥﴾
(6) Yere ve onu yayıp döşeyene,
وَٱلْأَرْضِ وَمَا طَحَىٰهَا ﴿٦﴾
(7) Nefse ve ona 'bir düzen içinde biçim verene',
وَنَفْسٍۢ وَمَا سَوَّىٰهَا ﴿٧﴾
(8) Sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun).
فَأَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوَىٰهَا ﴿٨﴾
(9) Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah bulmuştur.
قَدْ أَفْلَحَ مَن زَكَّىٰهَا ﴿٩﴾
(10) Ve onu (isyanla, günahla, bozulmalarla) örtüp-saran da elbette yıkıma uğramıştır.
وَقَدْ خَابَ مَن دَسَّىٰهَا ﴿۰١﴾
(11) Semud (halkı) azgınlığı dolayısıyla yalanladı;
كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِطَغْوَىٰهَآ ﴿١١﴾
(12) En 'zorlu bedbahtları' ayaklandığında,
إِذِ ٱنۢبَعَثَ أَشْقَىٰهَا ﴿٢١﴾
(13) Allah'ın elçisi onlara dedi ki: "Allah'ın (deneme için size gönderdiği) devesine ve onun su içme-sırasına dikkat edin."
فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ ٱللَّهِ نَاقَةَ ٱللَّهِ وَسُقْيَٰهَا ﴿٣١﴾
(14) Fakat, onu yalanladılar, deveyi yere yıkıp öldürdüler. Rableri de günahları dolayısıyla 'onları yerle bir etti, kırıp geçirdi'; orasını da dümdüz etti.
فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَا فَدَمْدَمَ عَلَيْهِمْ رَبُّهُم بِذَنۢبِهِمْ فَسَوَّىٰهَا ﴿٤١﴾
(15) (Allah, asla) Bunun sonucundan korkmaz.
وَلَا يَخَافُ عُقْبَٰهَا ﴿٥١﴾

No comments:

Post a Comment